10 Ağustos 2010 Salı

Starcraft Evreni

Diğer 2 yazının özet olduğunu belirtmiştim. paticikten huun arkadaşımız tüm hikayeyi bildiğin baya baya uzuunca bir şekilde anlatmış eh arşiv niteliğinde olması gerekliliğinden bende yazının tamamını almanın bir sakıncası olmadığını düsünüyorum :)

Starcraft 2 nin tüm hikayesini henüz hazırlayamadığım için bununla yetinilmesi gerekicek tekrardan :P en azından hikayeyi sevenlerin tam detaylı bir şekilde tüm hikayenin geçmişini ögrenmlerini sağlar ve bu "hybridlerin" kim oldukları hakkında az cok fikir sahibi yapar diye düşünüyorum. İyi okumalar.

XelNaga Ve İlk Doğum

Yalnızca çok dağınık dökümanlar kalmasına rağmen , antik Protoss yazıtları ; onlarca milyon yıl önce binlerce gezegene hükmeden çok gelişmiş bir ırktan bahseder . Bu gizemli ırk pek çok metinde XelNaga olarak geçer . Kendi bölgelerindeki soğuk ve verimsiz gezegenlerde binlerce yeni ırkı yarattıkları ve kültürel gelişimlerini izlediklerine inanıldığı yazılıdır . Protoss söyletilerinde barışcıl ve iyi bir ırk olduklarından , evrenin evrimini incelemeye ve üretmeye kendilerini adadıklarında bahsedilir . XelNaganin orjinleri hakkında bir bilgi olmamasına rağmen , yapabildikleri düşünüldüğünde bu galaksiden olmadıkları da söylenebilir . Mükemmel bir hayat formu yaratma saplantısı olan XelNaga , bariz şekilde diğerlerinden farklı bir ırk yaratmak için çalışmalara başladı . Binlerce sene boyunca üretmekte oldukları türlerinin evrimine dikkatlice müdahale ettiler . Ne varki deneylerinin pek çoğu beklentilerinin çok altında tamamen lüzumsuz deneyler olarak kaldılar . XelNaga sonunda en çok umut vaad eden mühendislik gezegeni olan Aiur üzerine yoğunlaşmaya karar verdi . Aiurda galaksinin kıyısındaki , yoğun ormanların olduğu bu gezegende sonunda çok gelişmiş bir tür doğdu . Bu tür çok zor doğa ve iklim koşullarına inanılamayacak derecede kendisini adapte edebiliyordu . Güçleri ve hızları XelNaga tarafından bilinen bütün ırklardan fazlaydı . Bu tür neredeyse , grup halinde avlanılan ve savaşcıların yönettiği ilkel bir kabile hayatına bile geçmişti . Ama görünen oydu ki en garip yetenekleri, birbirleriyle çok karışık temeller üzerine kurulu telepatik bir yolla haberleşiyorlardı . Bu şekilde hep birlikte hareket edip çok başarılı bir şekilde avlanabiliyorlardı . XelNaga son deneylerinin gelişiminden memnun oldu ve bundan sonraki deneylerinin temeli olarak bu türü almaya,bundan sonraki türleri bu yeni türü evrimden geçirerek geliştirmeye karar verdi . Bu fikirlerini , yeni türe " Protoss (İlk Doğan) " adını vererek yükselttiler . ilk Protosslar uyum içinde ve bir köşeye çekilip bir şey yapmadan XelNaga tarafından izlendiklerinden habersiz Aiur üzerinde yaşadılar . Protoss en gelişmiş türleri olmasına rağmen XelNaga kaydettikleri yavaş gelişimden memun kalmadı ve evrimlerini daha da ileriye götürmeye karar verdi . XelNaga bir başka bin yılı daha çocuklarına rehberlik ederek geçirdi . Taa ki Protossu sezgi ve algının doruklarına çıkarana kadar . "İlk Doğan" lar sadece kültürel gelişimlerinde değil aynı zamanda kişisel gelişimlerinde de entellektüel ve araştırmacı bakımdan mükemmeli yakaladılar . Görünen başarılarından çok heyecanlanan XelNaga sonunda kendilerini Protossa tanıtmaya karar verdi . Bunun bir kaosa neden olabileceğini düşünmeden ...


Ayrılış ve Aeon Of Strife (uzun süren sorun karışıklık )


Protoss uygarlığı yalnızca bir kaç bin yılda tüm Aiura yayıldı ... Giderek büyüyen kabileler tek bir merkezi otorite altında birleşmeye başladılar . Yarattıklarının evrimlerinin ne boyutlara vardığını görmek isteyen XelNaga göklerden Aiura inerek kendilerini Protoss kültürüne entegre etti ... XelNaganın gelişi, korkan kabileleri daha da birbirine yakınlaştırdı ancak Protoss yeni gerçekleri ve detayları öğrenmek için sabırsızdı . XelNaga yaratıklarının bu kadar meraklı ve bilgiye aç olmasına şaşırmıştı . Bilgiye karşı olan bu dengesiz şehvetleri Protossun bilim alanında radikal,devamlı ilerleyen çalışmalarına ön ayak oldu . Anlayışları ve kişisel algıları geliştikce ; Protoss aşırı gururlanmaya ve kişisel başarının toplumsal başarıdan önemli olduğuna inanmaya başladı . Diğerlerine göre daha başarılı olan kabileler kendilerini diğerlerinden izole etmeye başladılar . Her biri kendi rollerini tanımlamaya çalışıyordu ; yalnızca kendi topluluklarında değil koca bir evren içinde ki varlık amaçlarını ... Kabileler birbirlerinden giderek uzaklaşırken XelNaga çok büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu . Protossun evrimini belkide gereğinden fazla zorlamışlardı ; bir çokları Protossun en önemli özelliklerini kaybettiğini düşünüyordu . Kabileler kişisel amaçların peşinde sürüklenip dururken eskilerden kalan prensiplerini ve dini uygulamaları terk edip atalarından daha da uzaklaşıyorlardı . Önceleri biraz korku ve daha çok saygı ile baktıkları yaratıcılarının kendi işlerine karışmasından dolayı memnuniyetsizlikler başlamıştı . Aiurda aylar geçtikçe Protoss XelNaga hocalarından utanmaya başladı . Her kabile yaratıcılarının hainliklerinden bahseden nefret dolu söylentilerle çalkalanıyordu . Irklarının geri kalanı ile ilişkilerini kesmeye çalıştıkça Kabileler aralarındaki , daha önce oluşturmayı başardıkları telepatik bağlantıyı kaybetmeye başladılar . Bu kopukluk zaten nerdeyse birbirleriyle alakası kalmayan kabilelerin arasındaki birliğin ve kardeşliğin artık bittiğinin kanıtıydı . Bu bağın kopması aynı zamanda XelNaga için en büyük işaretti . Protoss en büyük gücünü trajik bir şekilde kaybetmişti . Başarısızlığa uğrayan yaratıklarını evrimleri konusunda gereğinden fazla zorladıklarına inanıyorlardı . Aiurı sonsuza kadar terk etmeye karar verdiler . Uzun zamandır XelNagadan şüphelenen Protosslar yaratıcılarının ayrıldığını duyunca büyük bir öfke ve kinle XelNaga gemilerine saldırmaya başladılar . Yüzlercesi, öfkeden kuduran ; yakın zamana kadar tanrıları olduklarına inandıkları için kendilerine ibadet eden Protosslar tarafından öldürüldü ... XelNaga Protossun saldırılarının üzerinden geldikten sonra gemilerini hüzünlü bir şekilde Aiurdan amaçsız bir şekilde uçurdu . Protoss kabileleri akılları karışmış ve terk edilmiş bir şekilde umutsuzca uyandılar "AYRILIŞ" tan sonra ... Ardından tüm galakside kaydedilen en kanlı ve vahşi iç savaş başladı Aiurda : Aeon Of Strife ...


KHALA : Yükselişin Yolu


Aeon Of Strife savaşlarının bitmesinde pek çok faktor rol oynadı . Beklenmeyen bir şekilde ortaya çıkan ve İkinci Çağın değişikliklerini getiren bir şey . Eskinin vahşi kan davaları yeni nesil Protoss savaşcılarını da peşinden sürüklüyordu . Aralarından biri , mistik , bu yolda yürürken tökezleyen farklı biri ... Birisi; adı çoktan tarih sayfalarından silinen unutulan ; Khas diye adlandırıldı ; kural getiren . Khas XelNagadan kalan eski yasak öğretileri inceledi ; Aiur dışından gelen Khaydarin Kristallerini . Bu kristaller XelNaga tarafından bırakılmıştı ; proto-genetik deneylerinin temellerini oluşturuyorlardı . Khas aynı zamanda bu kristallerdeki enerjiyi kendi üzerine kanalize edebiliyor; ırkının fiziksel ve zihinsel sınırlarına ulaşıyordu . Binlerce yıldır ilk kez Protossun sahip olduğu ; aralarındaki kanallardan tekrar birşeyler akmaya başladı . Irkının her birinden gelen duygu ve düşüncelerle Khas bir şeyin farkına vardı . Kabileler arasındaki telepatik bağ yok olmamıştı ; sadece yeni Protoss nesilleri kendilerini savaşmaya ve kan dökmeye o kadar kaptırmıştı ki bu gücün nasıl kullanılacağını unutmuşlardı . Kendisine ulaşan duygulardan ; kabileleri yüzyıllardır ayıran duygulardan ; korkuya düşen Khas ırkının acılarına son verecek yeni yollar üzerinde çalışmaya başladı. Khas, pek yeni nesil Protoss savaşcısını etrafında topladı ve onlara gizli kalmış ruhsal bağlarını öğretmeye başladı. Bu yeni nesil genç savaşcılar kendilerini etraflarındaki karmaşa ve savaştan uzaklaştırarak bazı gerçekleri görmeye başladılar ; XelNaganın kendilerini terk etmekte haklı olduğuna ; ırklarının özünün egonun yükselişi yüzünden bozulduğuna ve başarısızlığa uğramış bir ırk oldukarına inandılar . Ancak başarısızlıklarının doğasının kendilerine ait olmadığını ; Protoss özündeki çatışmanın ve karmaşının temelsiz ve saçma olduğunu gördüler . Khas , genç nesilleri atalarının hatalarından uzak tutacağına inandığı radikal bir ruhsal öğreti geliştirmeye başladı. Teorisi ; “Khala” ya da “Yükselişin Yolu” ; tüm protossu eskinin kaprislerini terk etmeye ve güçlerini yeniden birleştirmeye çağırdı. Khasın en büyük gücü , Khalanın yeni nesillere yeni bir anlayış ve canlılık aşılayabileceğini ümit etmesiydi. Zamanla pek çok Protoss eskinin düşmanlıklarını bir kenara bırakarak hızla büyüyen Khalainin lejyonlarına katılmaya başladı . Tüm bunlar Aeon Of Strifenin bitişinin ve İkinci Çağın başlangıcının en büyük işaretiydi.


DAE’UHL : VekilHarç

Khala sadece davranışları değil ; aynı zamanda Protoss sosyal yaşantısını Kast sistemine göre yeniden şekillendiren bir sistemdi. Tüm Protoss Kabileleri üç yeni kasta ayrılmıştı : Judicator(lar) , Khalai(ler) ve Templar(lar) . Bu değişim kabileler arasındaki eski düşmanlıkların kalıntılarını iyice ortadan kaldırmaya ve kabileleri yeniden bir araya getirerek yeni başlangıcı kucaklamalarını sağladı . Judicator kastı Protoss yaşlılarından ve devlet adamlarında oluşuyordu ; asıl sorumlulukları Protossları Khala Yasaları çerçevesinde yönetmekti. Judicator Topluluğu ufak bir grup Protoss “yaşlısı” tarafından yönetiliyordu ve bu grup “Conclave” olarak adlandırılıyordu . Khalai olarak adlandırılan ikinci kast Protoss toplumunun büyük bir çoğunluğunu oluşturuyordu . Büyük savaş sırasında tamamen yıkılan Aiurı yeniden inşaa eden bilim adamları , sanayiciler ve işçi sınıfı tarafından temsil ediliyordu. Templar olarak adlandırılan üçüncü kast ise ; Aiurın savunmasından sorumlu kutsal savaşcılardı. Khalanın disiplinini sıkı bir şekilde takip ederek psişik güçlerini olabilecek en yüksek seviyeye getiriyorlardı . Conclavein ve Judicatorın yönetimi ve Templarların fanatik kuvvetleri sayesinde kısa zamanda anayurtlarını bir cennete benzettiler . Gittikçe artan refahlarıyla daha önceden kaybettikleri pek çok bilim ve çalışmalarına geri döndüler . Yıldızlar arasında seyahat etmeyi öğrendiler . Yalnızca bir kaç yüzyıl içinde Protoss; galaksilerinin en ücra köşelerindekiler dahil olmak üzere yüzlerce gezegeni feth ettiler ve büyük uygarlıklarının meyvelerini karşılarına çıkan pek çok gelişmiş ırka sundular. Şans eseride olsa Protoss daha önce XelNaganın kendisini gösterdiği sekiz ayrı gezegeni de feth etti . Khalanın davranış şekillerini taklit ederek bu gezegenlere kendilerini DaeUhl ”Büyük VekilHarç” olarak tanıttılar. XelNaganın antik geleneklerini takip ederek kendilerinden aşağıdaki ırkların koruyucusu oldular. Ancak takip ettiklerinin aksine koruyucusu oldukları ırkların evrimlerine ya da yaşam şekillerine hiç bir şekilde müdahalede bulunmadılar . Zenomorfik tehditlere karşı her an tetikte bulunarak şüphelendikleri yaratık türlerini izlemeye aldılar. Ama binlerce yıl önce XelNaganın yaptığı gibi kendilerini , kendilerinden aşağıdaki ırklara asla göstermediler . Yüzlerce çeşit ırk ; yukarılardan gözlendiklerinden ve korunduklarından habersiz Protoss uzayında gelişip , yaşadılar .



DARK TEMPLAR

Yeniden aydınlanan ırkları gelişip serpilmeye devam ederken Protoss Conclavei karanlık , utanç dolu bir sırrı kitlelerden saklamayı başardı. Birkaç muhalif kabile kendi kimliklerini kaybedeceklerini düşünerek Khalayı kucaklamayı ve Judicator kurallarıyla yaşamayı reddediler . Muhalif kabileler düşman ya da askeri tutum yanlısı değillerdi ancak Conclavein komünal yaşantı şeklinin ırklarının sonu olacağını düşünüyorlardı. Conclave , bu düşüncenin yayılarak Khasa zarar vereceğini düşündüğü için muhalif kabilelerin varlığı geri kalan Protoss topluluğundan gizli tutu. Muhalif kabileler yeni düzene karşı büyük bir tehdit oluşturduğu için ; Conclave Templar güçlerine bu kabileleri yok etmesini emretti. Genç bir Templar ; Adun ; tarafından yönetilen Templarlar soydaşlarını katletmeyi reddediler. İdealist Adun muhalif kabileleri Conclaveden saklamayı başardı. Adun , gizli psişik güçlerini kullanmayı öğreterek muhalif kabilelerin Khalaya inanmalarını sağlayabileceğini düşündü. Güçleri Templarlarınkine eşit olana kadar eğitilmelerine rağmen bu kabileler Khalanın yolunda yürümeyi reddediler. "Yükselişin Yolu" disiplininden uzak olan muhalif kabilelerin güçleri Aiur üzerinde müthiş ve yıkıcı fırtınalara neden oluyordu. Conclave , Templarların muhalif kabileleri yok etmediğini görünce çok şaşırdı ancak bu durumda yapacak fazla bir şeyleri de yoktu. Adun ve adamlarını itaatsizlikleri yüzünden cezalandırmak istedilersede bunun muhalif kabilelerin varlığını halka açıklamak zorunda kalmalarına neden olmasından korktular. Conclave bu kabilelerin Aiurı sonsuza dek terk etmelerine karar verdi. Muhalif kabileler XelNagadan kalma eski bir gemiye bindirilirken Adun ve adamları sessiz kalacaklarına dair yemin ediyorlardı. Daha sonradan bu kabileler Dark Templar olarak adlandırıldı. Conclavee ve onların Judicatorlarına olan hor görmelerini göstermek amacıyla adeta törensel bir havayla diğer Protosslarla paylaştıkları psişik bağlarını kopardılar. Bu olaydan sonra "Karanlık Avcıların" ;ırklarının ana bağından koptukları ve bu güçlerini uzayın karanlık ve soğuğuna çevirdikleri geri kalanlar arasında söylenti olarak dolanmaya başladı. Kendi soydaşları tarafından avlanan ve korkutulan Dark Templarlar uzayda amaçsızca dolanan gemilerinin içinde yalnız varlıklarıyla başbaşa kaldılar. Uzayın soğuk karanlığında seyahat ederken bile Aiura olan sevgilerini terk etmediler ve uzun zaman önce kaybettikleri anayurtlarına hizmet etmeyi sürdürdüler.

İNSANLIK VE ZERGUN GELİŞİ

Protoss; sınırlarının kenarına kadar gelen İnsanlığa sessizce tanıklık etti. Terranların kökenleri hakkında hiç bir bilgiye sahip değillerdi ; bu maymun iştahlı kısa ömürlü yaratıklar üzerinde çalışmaya değecek ilginç yaratıklardı. Protossun Terran kolonileri üzerindeki çalışmalarının başlamasından 2 yüzyıl kadar geçtikten sonra Terran , Protoss sınırları içersinde bir düzineden fazla gezegende koloniler kurmayı başarmıştı. Terran teknolojisi Protossa göre oldukçe geri olmasına rağmen daha önce Protossun üzerinde yaşadığı ve geliştirdiği pek çok gezegene adapte olmuşlardı. Protoss, Terranın özellikle bir yönünü oldukça ilginç bulmuştu : Sürekli birbirleriyle savaşıp kendi kendilerini yok etmelerine rağmen sanayi ve teknolojilerini büyük atılımlar yaparak geliştiriyorlardı.
Protoss, Terranın çok çabuk bir şekilde pek çok gezegelerini ele geçirip bütün doğal kaynakları tüketmeleri karşısında alarma geçmekte gecikmedi. Protossa göre Terranın doğanın hassas dengelerine hiçte saygısı yoktu ; gezegenden gezegene atlıyor ve arkalarında çorak terk edilmiş topraklardan başka bir şey bırakmıyorlardı. DaeUhlun sıkı kurallarına göre; ne kadar isteselerde Protossun kendisini Terrana direkt olarak göstermesi yasaktı. Bu iki ırk arasındaki ilişkilerin yıllarca kopuk kalmasına neden oldu. Taki rutin bir Protoss devriye görevinde Terranın ümitsiz yardım çığlıklarının yakında yankılanacağının delilleri bulunana kadar.
High Templar Tassadar başına yeni geçtiği templar keşif gücüyle , Protoss uzayının sınırlarında uçuşan bazı biyolojik yapılar keşfetti. Uzun araştırmalar sonucunda , Tassadar bu tanımlanamayan yabancı organizmaların derin uzay sondajları olduğunu anladı. Kökenleri hakkında bir bilgiye sahip olmasa bile Terran kolonilerinin yerleştiği Koprulu Sektörüne doğru gittikleri açıktı.
Tassadar yaşayan bir kaç sondajı üzerinde çalışmak için Aiura getirdi. Bu garip yaratıklar Protossun daha önce karşılaştığı hiç bir canlıya benzemiyordu. Saygı duyulacak fizyolojilerinin ; derin uzay seyahati ve keşif için tasarlandığı anlaşılıyordu. Nerden geldiklerini anlamaya çalışırlarken ; Protoss Khaydarin Kristallerinin enerjisini probların yok denecek zihinlerine odakladılar. Sondaların kristallerin güçlü enerjilerine çabuk ve doğal şekilde cevap vermesi Protossu çok şaşırttı. Şaşırmışlardı çünkü geçmişte keşfettikleri üzere yalnızca XelNaga tarafından yaratılan ırklar kristallerin enerjisini doğru şekilde çözüp cevap verebilirdi. Daha korkunç olanı ise sondaların ufak beyinleri içinde tekrar ve tekrar söyledikleriydi.
İNSANLIĞI BUL
ÖĞREN
YOK ET
ÇOĞAL

Protoss bu sondaları galaksilerini tehdit eden yeni bir tehlikenin habercileri olarak yorumladılar. Bu yaratıklar eğer XelNaga tarafından yaratılmışlarsa oldukça gelişmiş ve tehlikeli olmalıydılar. Bu yaratık ırkının geri kalanı her neredeyse hala kolonistleri aradıkları kesindi.
Protoss, işgalci yaratıkların izlerini sürmesi için galaksinin sınırlarına gelişmiş keşif güçleri yollamaya başladı. Tassadar , DaeUhl kuralları içersinde Protossun gözetlediği ırkları korumanın kendi sorumlulukları altında olduğunu iddia etti. Conclave "değersiz" Terran ırkının zaten çoktan yeni tehlike tarafından işgal(orjinal metinde "infest" kelimesi kullanılıyor ancak Türkçe metine uygun bir kelime bulamadım bundan sonra "infest" kelimesi kullanılacaktır) edildiğini ve yok edilmesi gerektiğini savundu. Judicator ve Templarlar arasında Terranın yakında düşeceği felaket durumunda ne yapılması gerektiği konusunda büyük tartışmalar çıktı.
Her iki kastın da hem fikir olduğu nokta bu yeni ırkın tartışma götürmez şekilde XelNaga mühendisliğinin ürünü olduğuydu ve eğer XelNaga tarafından yaratılmışlarsa Protossun onların koruyucusu olması daha iyiydi. Tassadarın keşif gücünü yanına alarak Terran gezegenlerini yaklaşan tehlikeye karşı izlemesine karar verildi. Tassadar sancak gemisi GanTriThoR (benim eski nickim ) ve büyük bir Protoss savaş donanmasını yanına alarak Koprulu Sektörüne doğru yola çıktı.

SONUN BAŞLANGICI

Terran bölgesine vardıktan sonra Tassadarın keşif gücü gizemli yaratık tehdidinin Terran kolonilerinde çoktan başladığını anladı. Tassadar , uzak bir Terran kolonisi olan Chau Sarada yaratık işgalinin başladığını gördü. Koloninin tüm yüzeyi gezegenin yüzeyini aşındırmaya devam eden kalın toksik bir maddeyle kaplanmıştı. İşleri daha da kötü yapan ; yaratıklar çoktan pek çok koloniciyi ya infest etmiş ya da öldürmüştü. Tassadar koloninin yok oluşu karşısında korkuya kapılmıştı ve merak ediyordu : Neden Terran ırkı bu koloniye yardıma gelmemişti.
Conclave, koloninin kaderini duyunca Tassadara acilen tüm gezegenin yok edilmesi emrini verdi. Gezegende ki tüm canlıların hayatına son vereceğini bildiği halde Tassadar üzülerek yöneticilerinin emirlerine uydu. Chau Sara yok edilerek üzerindeki işgale bir son verilmişti ancak Tassadara yakındaki işgal altındaki bir kaç gezegeni ve en ufak işgal tehlikesi altındaki her gezegeni yok etmesi emredildi. Tassadar ikinci infest edilmiş gezegen Mar Saraya doğru filosunu götürürken emirlerinin ahlaki yönünü düşünmeye başlamıştı.

Terran savaşcıları Protossun ani saldırısına tamamen hazırlıksız yakalanmışlardı. Tassadara karşı koymaları için bir yıldız gemisi donanması yolladılar. Terran donanması gezegeni Tassadara karşı korumaya hazırdı ancak Tassadar filosuna geri çekilmelerini emretti. Tassadar kendi ile bir mücadeleye başladı. Mar Sarayı ya da onu savunmaya gelen bu donanmayı yok edemezdi. Tassadar insanlığı yok etmeden işgalci yaratıklarla başa çıkmanın başka bir yolu daha olduğunu görmüştü. Yöneticilerinin soy kırım emirlerine uymadı. Filosundan geri kalanıyla Terran alıcılarının sınırları dışında ; Tassadar işgalin Terran topraklarında yayılmasını bekleyip izledi .
The truth is measured by the weight of your gold.

BATI MEDENİYETİNİN DÜŞÜŞÜ

20. yy boyunca hızla gelişmeye başlayan teknolojilerini ve kültür alanında sergiledikleri ilerlemeyi takip etmek oldukça zordu . 21. yy bitişine doğru insan ırkı derin ve emsalsiz değişimler görmüştü . Yepyeni radikal teknolojiler hızla dünyaya yayılıyor , en yoksul ülkelerdeki en yoksul insanların bile gelişmiş bilgisayar ağlarına ve bilgi bankalarına ulaşmasına imkan sağlıyordu . Doğuda Komunizmin çöküşüyle birlikte nükleer silahlar kolaylıkla bulunabilir hale gelmişlerdi . Uluslararası güç yapısı ; önceden para ve askeri güç tarafından belirlenen ; 3. Dünya ülkelerinin süpergüçlere meydan okumasıyla , temellerinden sarsılıyordu .


Sibernetik,klonlama ve gen biliminin halka açık alanlarda tartışılmaya başlamasıyla militaristler,humanistler ve radikal dinciler arasında bu işleri yaparak para kazanan şirketlerin geleceği üzerinde söz hakkı sahibi olabilmek için çatışmalar başladı . Pek çok insan, vücudlarına sibernetik parçalar taktırırken diğerleri artırılmış algıdan gelişmiş telepatiye kadar geniş psişik çalışmalar peşinde koşuyordu . İnsan gen havuzunda bu dramatik değişimler yaşanırken radikal humanist çevrelerde korku ve karmaşa hızla yayılıyordu .

Teknoloji gelişmeye ve yayılmaya devam ederken nüfus hızla artıyordu . 20. yy sonlarına doğru 6 milyar olan dünya nüfusu 300 yıl içinde 23 milyara ulaşmıştı . Kirlenme ve doğal kaynaklardaki kıtlık liderlerin topraklarını genişletme fikirlerini ateşliyordu .

Bu sırada ; sibernetik ve genetik mutasyonun kullanılması ve bu işten para kazanılması hususunda tansiyon giderek artarken pek çok uluslararası ekonomik sistem birbirleriyle uğraşmaktan zayıf düşüp kapanmıştı . Humanistler ve şirketler arasında giderek tırmanan ; vahşet ve korku dolu terorist eylemler polisin tüm dünyada olaylara şiddet kullanarak müdahale etmesini gerektirdi . Sorumsuzca hareket eden medya ; polisin sertlik içeren bu hareketlerini zaten iyice galeyana gelmiş sivilleri provoke edecek şekilde yayınlamaya başladı . Bu , pek çok büyük ülkede isyancı sivilin harekete geçmesine neden oldu .





YENİ DÜZEN

22 Ekim 2229da , United Powers League (UPL) kuruldu . UPL , birleşmiş bir insanlığı hedef alan vizyonu ile bir zamanların Birleşmiş Milletlerini tekrar ayağa kaldırdı . Bu yeni düzen dünya nüfusunun %93ü tarafından temsil ve kontrol ediliyordu . Yalnızca bir kaç Güney Amerika ülkesi bu yeni düzen tarafından kargaşadan kurtarılamamıştı . UPLin temelleri "aydınlanmış sosyalizm" üzerine kuruluydu ama sık sık halk üzerinde otoritesini kullanmak için faşist polis eylemleri gerçekleştiriyordu . Yönetimini bu şekilde 80 yıl kadar sürdüren UPL , kendisine çok daha önemli bir görev biçti : Tüm insanlığı kültür ayrımı yapmaksızın birleştirmek . Irkçılığın son uzantıları ve bireysel amaçlara hizmet eden her türlü yapı ortadan kaldırıldı . İngilizce tüm gezegenin ortak dili olacak şekilde yeniden şekillendirildi . Böylece en eski diller bile kendi ülkelerinde terk edildi . Dinler UPL tarafından resmi olarak yasaklandı , tüm organizasyon insan oğlunun tanrısallaştırıldığı fanatik bir düşünce etrafında birleşti . Bu yeni yarı-dini anlayış insan genlerindeki ve vücudundaki her türlü saf olmayan değişimi şiddetle cezalandırdı . UPL yandaşları ve ileri gelenleri , insan ırkında şimdiden dejenerasyonu başlatan genetik çalışmaları , siber teknolojiyi ve psişik uyarılmayı sağlayan ilaçları tartışmaya başladılar . UPL yöneticileri insan ırkını bu teknolojik gelişmelerden korumak için katı bir plan uygulamaya koydular .





BÜYÜK ARINMA

800 yıl önce Avrupayı kasıp kavuran mezhep savaşlarını anımsatır şekilde , UPL tüm insanlık tarihi boyunca görülen en kanlı ve zalim planı uygulamaya koydu : BÜYÜK ARINMA . Bu soy kırım , hükümetin insan ırkını kirlenmeden koruyabileceğine inandığı son yoldu . UPL orduları tüm dünyada hackerları , sentetikleri , vücudlarında sibernetik değişiklikler bulunanları , teknoloji korsanlarını avlamaya başladı . Tüm dünyada 400 milyondan fazla insan bu hareket sırasında ölmüştü . UPLin sıkı kontrolünde olan dünya medyası olayları sümen altı ederek gerçekleşen soy kırımı dünyanın geri kalanından saklamayı başardı .

Tüm bu saçma sapan hareketlerine rağmen UPL , pek çok temel teknolojik yenilikler yapmayı başardı . 10larca yıl önce terk edilen bilimsel alanlar UPL kontrolünde tekrar çalışmaya açıldı . 20. yy ortalarında Amerika ve Rusya tarafından terk edilen Uzay Keşif programları insanlığın önündeki yeni bir çağın temelleri olarak görülüyordu . Kreyojeni ve warp-drive teknolojisindeki gelişmeler uzak yıldızlara seyahati imkanlı kılmıştı . 40 sene içinde UPL Mars ve Ayda koloniler kurmaya başlamıştı bile .

Bu sıralarda Doran Routhe adında genç ve başarılı bir bilim adamı UPL içersindeki gücünü arttıracağını düşündüğü planları üzerinde çalışıyordu . Routhe yeni yeraltı kaynakları ve alternatif yakıtlar bulması halinde UPL içersinde güçlü birisi olacağını düşünüyordu . Politik bağlantıları ve şansınında yardımıyla Routhe binlerce UPL mahkumunu gizli görevinde kullanmak için izin almayı başarmıştı .

Büyük Arınma sırasında mahkum edilenler , Routhenin gizli laboratuarlarına taşındılar . Routhenin planı uzak dünyaları bu mahkumlarla kolonize etmekti . Adamları , 56.000 mahkumu uzun dönem dondurma işlemleri için hazırlamıştı . Mahkumların sahip oldukları tüm özellikler , sibernetik eklentiler ve genetik mutasyonlarla ilgili bilgiler çığır açan bir süper bilgisayara yüklendi . Bu makina , Artificial (yapay) Tele-empatik Lojistik Analiz Sistemi ; ATLAS ; kendisine yüklenen verilerle ne kadar mahkumun hayatta kalabileceğini hesapladı ve yalnızca 40.000 kadarının bu yolculuğu tamamlayabileceği anlaşıldı . Daha sonra bu 40.000 mahkum , derin uzay super taşıyıcılarına yüklendi . Gemiler , hedeflerine ulaştıklarında lazım olacak kadar gıda , donanım ve malzemeyle yüklendi . Yol bulma bilgisayarı uzaktaki bir gezegen olan Gantris VInın koordinatlarına ayarlandı . Her şey mükemmel düşünülmüş ve uygulanıyor görünüyordu . Ancak Routhenin bile aklına gelmeyecek şekilde , mahkumlar galaksinin bir köşesinde ölmeye yollanmışlardı .


SÜRGÜNLER VE UZUN UYKU

ATLAS , taşıyıcılardan ilki olan Nagglfara takılmıştı . Diğer üç taşıyıcı ; Argo , Sarengo ve Reagan ; Gantris VIya kadar Nagglfarı takip etmeye programlanmışlardı . Nesiller sonra ; "UZUN UYKU" ; şeklinde adlandırılacak bu yolculuk sırasında ATLAS bütün yolcuları tek tek izledi . Mahkumların gen havuzunda bulduğu bir mutasyon ATLASın alarma geçmesine neden oldu . Mahkumların yalnızca %1 inde bulunmasına rağmen bu mutasyon , sadece bir kaç nesil sonra insan beyninin psişik güçlerini kullanabilen insanların doğmasına neden olacaktı . Bu bilgiler kayıt edildi ve doğrudan Doran Routheın kayıtlarına geçti .

Bir sene olarak planlanan yolculuk iyi geçmiş olmasına rağmen bir noktadan sonra yolcuların kaderi değişmeye başladı . ATLASa bağlı yol bulma sistemleri kapandı , Gantris VI ve dünyanın koordinatları bilgisayardan silindi . Dört gemi herşeyden habersiz yolcularını warp hızında 30 sene boyunca taşıdılar . Taşıyıcıların motorları neredeyse erime noktasına gelmişti . 28 yıllık yolculuktan sonra gemiler dünyadan 60.000 ışık yılı uzaktaki bir yıldız sistemine geldiler . Mahvolmuş motorları , neredeyse bitmek üzere olan yaşam destek bataryaları ile gemiler acil durum protokolüne geçtiler ve en yakındaki yaşanabilir gezegene doğru yönlendiler .

Reagan ve Sarengo Umoja adında bir gezegene çarptılar . Sarengo atmosfere girerken aldığı ağır sistem hasarları nedeniyle gezegen yüzeyine sert bir iniş yaptı ve 8.000 yolcusu öldü . Reagan biraz daha şanslıydı ve güvenli bir iniş yapmayı başardı . Gemi güvenli bir şekilde indikten sonra "soğuk odalar" devreden çıkarıldı ve yolcular yavaş yavaş uyanmaya başladılar . Nerede olduklarını ve ne kadar zamandır uyuduklarını merak eden yolcular , ATLAS sisteminin tüm yolculukları ile ilgili bilgileri silmiş olduğunu gördüler .

Argo kırmızı bir gezegen olan Moriaya indi . Yolcuları Reagandakilerle aynı kaderi paylaştı . Uyudukları sırada kaydedilmesi gereken tüm bilgiler silinmişti . Yalnızca Nagglfarın yolcuları akıllarını kurcalayan sorulara cevap alabilmişti . ATLASa doğrudan erişim imkanları vardı ve şüphelerini doğrulama imkanına kavuşmuşlardı . Dünyayı bir daha asla göremeyeceklerdi ve burası bulunmaları gereken gezegen değildi . Tarsonis adında bilmedikleri bir gezegene inmişlerdi ve Nagglfar tamir edilemeyecek durumdaydı . Hayatta kalanlar 3 gezegene yayılmaya başladılar .


KONFEDERASYON VE YENİ DÜNYA

Her gezegenin yerleşimcileri "Yeni Dünya" olarak adlandırdıkları gezegenlerinde hayatta kalmak için çalışmaya başladı . Gemileri ile birlikte yok olan gezegenler arası haberleşme cihazları olmadan bir birlerinden habersiz ve izole bir şekilde yaşamaya başladılar . Çok kısa sayılabilecek bir zamanda bu kolonilerin her biri gezegenlerinde başka koloniler kurmaya başladılar ve yalnızca 60 sene içersinde uzay yolculukları sayesinde tekrar birleştiler .

Tekrar bir araya geldikten sonra 3 koloni aralarında ticaret anlaşmaları yapmaya başladılar . Bunun yanında Tarsonis ; koloniler arasında en büyüğü ve teknolojik açıdan en gelişmişi ; Umoja ve Moriayı kendilerinin kurdukları bir hükümete katılmaya davet etti . Diğer iki koloni bu davete karşı çıktılar . Tarsonisin donanması keşiflerine devam etti ve Koprulu Sector olarak adlandırılan bir sistemi insanların mülkiyetine aldı .


Sistemde 7 ayrı koloni daha kurmasıyla Tarsonisin askeri gücü hızla büyümeye başladı . Tarsonis kolonicileri tarafından , Terran Konfederasyonu olarak adlandırılan yeni bir hükümet kuruldu . Sektordeki en büyük madencilik operasyonlarını gerçekleştiren Moria bu yeni Konfederasyondan korkmaya başladı . Bundan dolayı Kel-Morian Combine kuruldu . Şirketlerin ortaklığından oluşan Kel-Morian , Konfederasyon politikaları ile ters düşen bütün madencilik şirketlerine silah ve askeri yardım sağlıyacağını duyurdu . Artan tansiyon Konfederasyon ve Kel-Morian arasında Terran Guild Savaşlarının başlamasına neden oldu .


Guild savaşları 4 sene , Konfederasyon aslında bir barış anlaşması "satın alana" kadar sürdü . Kel-Morian bağımsızlığını koruyacak olsada kendisini destekleyen tüm madenci guildleri Konfederasyonun birer yatırımı halini almıştı . Umojan kolonisi Konfederasyonun neler yapabileceğini gördükten sonra Umojan Protectoratei (koruyucu hükümet) kurdu . Bu milislerin amacı kolonilerini Konfederasyondan koruyup bağımsızlıklarını devam ettirmekti . Son analizde Guild Savaşları , Konfederasyonun Terran kolonileri arasındaki hakim durumunu kuvvetlendiren bir şekilde son buldu .

Konfederasyon yeni gezegenleri topraklarına ekleyip kuvvetlenmeye devam ederken ele geçirdiği gezegenlerdeki toplumların tüm vatandaşlık ve bireysel haklarını görmezden geldi . Bu da korsan grupların ve radikal milislerin daha fazla ortalıkta görünmeye başlamasına neden oldu . Konfederasyon politikalarına karşı gerçekleşen en büyük ayaklanmaya örnek olarak Korhal Direnişi gösterilebilir .


KORHAL DİRENİŞİ

Korhal , Tarsonisli koloniciler tarafından yerleşilen ilk gezegenlerden birisiydi . Zenginlik ve aydınlanmanın gezegeni Korhal, Konfederasyonun askeri ve teknolojik gelişimine büyük katkılarda bulunmuştu . Konfederasyon Korhalın giderek artan üretim gücünden yararlanmaya devam ederken , koloni vatandaşları Konfederasyon Senatorlerinin gezegenlerini baskı altında tutup zenginliklerinden diledikleri gibi faydalanmalarından rahatsız olmaya başladılar . Bağımsızlıklarını ele geçirmek için Konfederasyonun yerel yönetimine karşı sayısız halk ayaklanması gerçekleştirdiler . konfederasyon bu ayaklanmalara cevap vermekte gecikmedi ve kolonide sıkı yönetim ilan etti . Bu halkı dahada fazla kızdırdı , zaten var olan sivil karışıklık artık kaos halini almıştı . Konfederasyon , en değerli ve üzerine en çok düştükleri gezegenin kendilerine karşı ayaklanmasının diğer kolonilerinde ayaklanmasına neden olacağını düşünüyordu . Bu ayaklanmayı her ne pahasına olursa olsun durdurmaya karar verdiler . Korhal diğer tüm kolonilere örnek olacak şekilde Konfederasyona hizmet etmeyi sürdürmeliydi .

Korhal senatörlerinden Angus Mengsk kendisini takip eden vatandaşlarının isteklerini belirten bir bildiri yayınladı . Bağımsızlık istekleri, Mengsk konfederasyona açıkca savaş ilan edince ; kabul edilmeyecek gibi değildi . Vatandaşlarını harekete geçiren senatör kahramanca bir çılgınlık içindeki halkıyla birlikte Konfederasyonun bütün birliklerini ele geçirmeyi başarmıştı . Konfederasyon Korhal üzerindeki tüm haklarından ve iddialarından vaz geçtiğini ilan etmek zorunda kalmıştı . Mengsk saygıyı ve diğer bir kaç koloninin yönetimini kazanmıştı .

Konfederasyon , durumu gözden geçirmeye devam ederken kuvvetlerini Korhaldan çekmeye başladı . Mengsk ve direnişin diğer yöneticileri bağımsızlıklarını kazandıklarını düşünüyorlardı ve Konfederasyona karşı kazandıkları zaferi kutluyorlardı . Konfederasyon Korhalın bağımsızlığını kazanmasının diğer kolonilerinde bağımsızlıkları için savaşmalarına neden olacağını biliyordu ve eğer Korhalı açıktan elde edemiyorsa bazı farklı yollar denenebilirdi .

Konfederasyon en tehlikeli 3 suikastçisini , yalnızca "Ghost" olarak bilinirler , Mengsk ve destekçilerini yok etmesi için Korhala gönderdi . Ertesi sabah senatorün cansız bedeni , kaleyi andıran karargahlarının balkonunda karısının ve kızının cesetlerinin yanına uzanmış bir şekilde bulundu . Senatorun kafası asla bulunamadı . Suikast direnişi zayıflatmaktan çok daha fazlasını gerçekleştirdi . Konfederasyonun bilinen en büyük düşmanını uyandırdı .

Arcturus Mengsk , bir konfederasyon müfettişi ve zengin bir iş adamı olarak ailesinin ölüm haberini hiçte iyi karşılamadı . Yıllarca müfettişlik yaptığı için gayet iyi biliyordu ki Konfederasyon hedeflerine ulaşabilmek için her türlü yolu denerdi . Politikada daha fazlasını istemiyordu , olacak olaylar hakkında önceden uyarılmıştı ve bir şekilde babasının Korhalda yaptıkları onu utandırmıştı . Ancak ailesinin ölüm haberi genç Arcturusun içindeki bazı duyguları ateşlemişti ; ümit vaad eden geleceğini terk edip intikam için tek başına bir patikaya girmişti .

Daha önce babasını takip eden grupları bir araya getirerek kısa zamanda hatırı sayılır bir ordu toplamayı başarmıştı . Mengskin adamları, pek çok istasyon ve üslerine saldırılar düzenleyerek Konfederasyonun milyarlarca kredi değerinde adam , makina ve ekipman kaybetmesine neden oldu . Mengskin grubu ile Umojan Protectorate arasında bir ittifak anlaşması imzalandığı dedikoduları; Konfederasyonu durumu en kısa zamanda en kesin şekilde bitirmeye yöneltti . Konfederasyon başkenti Tarsonisten Korhala bin tane nükleer füze atıldı . Bu vahşi saldırı sırasında 4 milyon insan öldü . Kısa bir süre sonra çok değerli koloni Korhal ; uzayda dolanan "fazla" ısınmış , üzeri siyah camla kaplanmış dev bir küre oldu .

Haberler , Umojan sınırında gizli bir üstte saklanan Arcturusa ulaştığında , intikamın geri alabileceği hiç bir şeyi kalmayan Arcturus ve adamları her ne pahasına olursa olsun bir gün Konfederasyonu devireceklerine dair yemin ediyorlardı .


Kendilerine Korhalın Evladları ismini verdiler , Arcturus ve adamları çok kısa bir zamanda kendilerini tüm sektorde en çok aranan kaçaklar yapmayı başardılar . Sessiz ve akıllıca saldırılarıyla Konfederasyona karşı pek çok zafer elde ettiler . Ancak adelet adına kazandıkları her savaştan sonra Arcturus , Konfederasyona bağlı medya tarafından deli ve terörist olarak tanıtılıyordu . Kolonilerin çoğu bu kanunsuz gruplarla ilgili hiç kimseye yataklık etmek ya da hizmet etmek istemiyordu . Kamuoyu önündeki kötü şöhretine rağmen Arcturus Konfederasyona karşı savaşmayı bırakmadı . Bugün bile Korhalın Evladları sektörün bağımsızlığı için Konfederasyona karşı savaşmaya devam etmektedir .

SAVAŞ

Pek çok koloni ve korsan militan Konfederasyon güçlerine karşı birleşmeye devam ediyordu . Bu sırada Koprulu Sectordeki Terran varlığı artarak güçlenmeye devam ediyordu . Bu durum Terran kolonicileri kendilerini içinden çıkılması zor karmaşık bir durumla karşılaşıncaya kadar devam etti .

Bir uyarı yapmaksızın 50 gemiden oluşan bir yaratık donanması uzak bir Konfederasyon kolonisi olan Chau Sara yörüngesine girdi . Büyük gemiler hiç bir şeyden şüphelenmeyen koloniciler üzerine ateş açmaya başladılar . Gezegendeki tüm yerleşim birimlerini yok edene kadar durmadılar . Bu ani saldırı karşısında şaşıran Konfederasyon gezegeni koruması için kuvvetlerini bölgeye yolladı .


Konfederasyon , rotasını Mar Saraya çeviren yaratık filosuna karşı Mar Saradan büyük bir saldırı başlattı . Kendilerini Protoss olarak tanıtan yaratık filosu gizemli bir şekilde aniden ortadan kayboldu ve sektorü terk etti . Çok kısa bir zaman sonra Mar Sara üzerinde garip bir yaratık türü daha görüldü . Böceğe benzeyen bu yaratıklar Protosstan oldukça farklı gözüküyorlardı .

Terran kolonileri kendi aralarındaki politik çekişmeleri bitiremeden bu iki yaratık türünün Koprulu Sectorde terörü ve savaşı yaymalarını umutsuzca izlemeye başladılar .



Büyük Deney

Mükemmel proto-genetik evrim bilimlerine kendilerini kaptıran , antik , gizemli bir ırk olan XelNaga ; evrenin kenarındaki bir gezegen olan Aiura gelmişti . Aiurun uçsuz bucaksız ormanlarından XelNaganın daha önce görmediği kadar ileri bir ırk ortaya çıkmıştı . Irkların evrimlerine fiziksel mükemmeliğe ulaşana kadar müdahale etme hakkı olduğuna inan XelNaga deneylerine hız verdi . XelNaga tarafından çoktan "İLK DOĞAN" olarak adlandırılan ırk ; kısa zamanda gelişti ve yaratıcıları tarafından "biçimin açık ve saf güzelliği" olarak tasfir edilen bir hale geldi .

Ne yazık ki XelNaga deneylerini fazlasıyla zorladı . Protossun doğası ve özü ; yaratıcıları ve kendileri arasında acı çatışmalara ve bölünmelere neden olacak kadar hızlı gelişmişti . XelNaga "biçimin açık ve saf güzelliği" olarak gördüğü ırkın aslında tamamen başarısız bir yaratılış olduğunu düşündü . XelNaga çocuklarını terk etti ve uzayın derinliklerine doğru yol aldı .

Zergün Doğuşu

Galaksinin yanan merkezine doğru binlerce ışık yılı yolculuk eden XelNaga Zerus adında ; neredeyse hala gaz halinde olan bir gezegenin yörüngesinde durdu . Büyük Deneylerine devam etmeye karar veren XelNaga bu sefer fiziksel mükemmelliği bir kenara koyup sadece mükemmel "öz" peşinde koşmaya karar verdi . Zerusdan yükselen alevlerin hemen üzerinde duran gemilerinde XelNaga bir kez daha kaderle mücadele etmeye başladı .

XelNaga ikinci denemelerinde hiç düşünmedikleri kadar başarılı oldu . Evrimini geliştirmek için Zerusta yaşayan en göze batmayan ve Zerg olarak adlandırılan ufak böcekleri tercih etmişlerdi . XelNaganın genetik manipulasyonlarına maruz kalan Zerg , Zerusun alevlerine dayanacak hale geldi ve Zerus yüzeyine hızla yayılmaya başladı . Oldukça ufak , kurtçuk tarzı ve çevrelerindeki fiziki ortamı değiştirecek güce sahip olmamalarına rağmen Zerg adapte oldu ve hayatta kalmayı başardı . Kendilerinden daha zayıf yaratıkların etlerine gömülme yeteneklerini geliştirdiler . Vücuduna girdikleri canlıların omur ilik sıvısından beslenmeyi ve yerleştikleri vücutla parazit olarak birleşmeyi öğrendiler . Yerleştikleri vücutların anatomik ve metabolik işlemlerini konrol etmeyi öğrendiler ve Zerg bu yeni bedenlerini çevrelerini değiştirmek için kullandı .

Zerg , bu şekilde giderek artan sayıda yaratıkla temasa geçerek ; sonunda bu yaratıkların genetik yapılarını asimile etmeye ve değiştirmeye başladı . Zerg kimyası mutasyona uğramaya ve bu yeni değişen genetik materyale uyum sağlamaya başladı . Ele geçirilen türler çok çeşitlilik göstersede yalnızca belli konularda radikal şekilde evrime uğramış türleri hedef aldılar . Zerg doğuştan gelen bir şekilde ele geçirecekleri türler hakkında seçiciydi . Gıda zincirinin en üstünde olmaya özen gösteriyorlardı . Zerg tarafından ele geçirilen bir ırkın geri kalan üyeleri daha sonra mutasyona uğramaya başlamış genetik havuzu bozmamaları için ortadan kaldırılıyordu .

XelNaga kısa bir süre sonra bir keşifte bulundu . Zerg tarafından ele geçirilen bir ırk bir kaç nesil sonra tamamen tanınmaz bir hale geliyordu . Bir şekilde Zerg ele geçirdikleri türlerde evrimi hızlandıracak ve yönlendirecek yetenekler kazanmıştı . Ele geçirilen türler bir dizi fiziki mutasyona uğramaya başladı ; zırh delici iğneler ; jilet keskinliğinde pençeler ve yoğun zırhlar . Şaşırtıcı bir zamanda bütün soylar biribirine , kurt gibi aç tek bir ırka benzemeye başladılar .

OVERMIND

Protossta yaptıkları hatayı ; onları gereğinden fazla zorlamalarını ; hatırlayan XelNaga bu sefer farklı bir yol denemeye karar verdi . Farklı egoların yol açabileceği sorunları ortadan kaldırmak için XelNaga ; Zergün tüm sezgi ve bilincini tek biri üzerinde birleştirdi : OVERMIND ... Overmind tüm Zerg türlerinin temel güdü ve içgüdülerini kendinde birleştirdi . Zamanla Overmind kişiliğin ve zekanın temellerini gelişitirmeye başladı .

Overmind sürüdeki her yaratığın her hareketini yönlendirmesine rağmen bunu bazı yardımcılar kullanarak yapıyordu . Overmind kendi haberleşmesini sağlamaları için yeni bir Zerg türü olan CEREBRATEleri yarattı . Cerebrateler diğer Zerg türlerine göre devasa boyutlardaydı ve pek çok emri yerine getirebilecek şekilde tasarlanmışlardı . Her cerebratein belli başlı bir görevi vardı ; "Hiveı koru ; Potansiyel Türleri Ara ; Yeni savaşcılar üret , Tüm yaşam formlarını yok et " gibi ... Daha sonra cerebrateler kendi Hivelarını kurma izinlerini alarak görevlerini yerine getirmek için çalışmaya başlarlardı . Zamanla cerebratelerinde kendi kişilikleri oluşmaya başladıysada genetik olarak Overmindın emirlerinden dışarı çıkamazlardı .

Zerg emir zinciri zamanla genişlemeye başladı . Cerebrateler de haberleşmede yardımcılar kullanmaya başladılar . Hiveın korunması , Hiveın üretkenliğini ve sürü üzerindeki kontrollerini arttırmak için cerebrateler Queenleri yarattı . Queenler mineral kaynaklarında ki Drone aktivitelerini kontrol edip Hiveda işlerin yolunda yürümesinden sorumluydular . Savaş zamanlarında Cerebrateler emirlerini Zerg unitelerine doğrudan ulaştırmak için Overlordları kullanırlar . Overlordlar düşmana karşı yapılan saldırıları yönetirler . Cerebratelerin Overminda karşı koyamaması gibi Queen ve Overlordlar da Cerebratelerin emirlerine itaatsizlik edemezler . Bu sert emir komuta zinciri Sürüyü her zaman en etkili şekilde savaşa hazır tutar .

Sürüler büyümeye ve güçlenmeye devam ettikçe , Overmind düşüncelerini kendi geleceği üzerine yoğunlaştırmaya başladı . Bir kaç yüzyıl içinde Zerus üzerinde Zergten başka canlı kalmayacağını fark etti . Gelişmeye devam etmeleri için Zerusu terk etmeleri gerektiğini biliyordu . Overmind duyularıyla , onları bu gezegenden taşıyacak birşey - herhangi bir şey - aramaya başladı . Bu fırsat kısa süre sonra ortaya çıktı . Çok büyük ve uzayda yolculuk eden bir tür , Zerus sisteminden geçiyordu . Overmind onları çağırdı . Bu sinyale üşüşen yaratıklar kısa zamanda Sürü tarafından asimile edildiler . Sürünün genetik havuzuna bu yeni türün özellikleri eklendikten sonra ; Zerg artık uzayda yolculuk edecek imkanlara sahip oldu .

Bu gelişme XelNaganın gözünden kaçmadı . Zerg fiziksel olarak büyük bir hendikapla başlamasına rağmen ; sadece hayatta kalmakta değil çok daha ileri gitmekte de başarılı oldu . XelNaga artık amacına ulaştığından emindi .


XELNAGA'NIN DÜŞÜŞÜ

Başarılarının getirdiği gurur , XelNaganın en ölümcül hatası oldu . Overmind , yavaşca uzaya yayılmaya devam ederken ; XelNaga nın Zerus üzerindeki güçlü gezegen-gemilerinin farkına vardı . XelNaga devamlı izlediği Overmindın aralarındaki bağı koparttığını ve kendini gizlediğini dehşet içinde fark etti . Yeni ırkları ele geçirmenin açlığını duyan Overmind ; emrindeki sürüleri delirmişcesine , hiç birşeyden süphelenmeyen , XelNaga üzerine saldırttı . Antik ırk , Zerg saldırılarını kesebilmek için elinden geleni yaptı ancak Zerg sürüleri , XelNaga nın güçlendirilmiş gemi gövdelerine dalga dalga saldırmaya devam etti . Yalnızca bir kaç saat içinde Zerg , yaratıcılarının savunmasını aşmış ve XelNaga donanmasını yok etmişti .

Overmind , efendilerinin tüm bilgi ve görüşlerini kendine kattı ; binlerce yeni ırk hakkındaki bilgileri kendine işledi böylece daha önce hayal ettiğinden bile daha güçlü oldu . Kutsal Khaydarin Kristallerinin sırlarını öğrendi ve kristallerin güçlerini kullanmaya başladı . Evrim ve proto-genetik psikoloji hakkında XelNaganın sonsuz bilgisinin sahibi olan Overmind ; kendisine bağlı kalmalarını sağlayarak emrindeki yaratıkları daha da güçlendirmeye başladı .

XelNaga nın hatıralarında gezinen Overmind , bir zamanlar antik ırk tarafından bir şekilde etkilenmiş ırklar hakkında bilgiler toplamaya başladı . Overmind her ırkın genetik tarihini detaylarıyla sakladı ; böylece her ırkın dikkate değer güçlü ve zayıf yanlarını anladı . En önemlisi Overmind , galaksinin uzak bir köşesinde yaşayan aşırı güçlü bir ırkın varlığını öğrendi . Overmind bir şekilde Protoss ve Zerg arasında büyük bir savaş olacağını anlamıştı .

SONUÇ

Zerg , yanan , üzerinde yaşam kalmamış gezegen Zerusu terk etti ve Protoss ana gezegeni Aiura giden yolda yoluna çıkan bütün gezegenleri yakıp yıktı . Yollarını bilmeden yıldızlar arasındaki karanlıkta yavaşca ilerlerken önlerine çıkan türler arasında yalnızca en güçlülerini asimile ettiler . Sürü düzenli bir şekilde büyümeye devam etti ; hem sayı hem güç olarak . Onlar yoluna devam ederken Overmind Sürünün önünden pek çok derin uzay sondaları gönderdi ; yağma edecek yeni gezegenler bulabilmek için .

Sayısız zaferlere rağmen Overmind çok endişeliydi . Protossun çok ileri psişik güçleri olduğunun farkındaydı ; yaratıkları arasındaki bağı değiştirip kullanabilecek kadar . Protossun muazzam gücüne karşı koyabilecek bir çözüm görmüştü ama bugüne kadar ele geçirdiği genetik bilgi birikimi bu çözüme imkan vermiyordu .

Overmind bir cevap bulabilmek için aranırken ; bir gün önemli bir şeyin farkına vardı . Derin uzay sondalarından birisi ; Protoss uzayında bir çok gezegene yayılmış bir ırkla ilgili haberler yollamaya başlamıştı .

İnsanlık adı verilen bu yeni ırk dikkate değer bir psişik güce sahip değildi ama yolun başındaydılar ve Overminda karşı koyacak güçleri yoktu . Kısa ömürlü ve narin yaratıklardı ancak Overmind bir şekilde Protossa karşı kazanacağı zaferde bu yeni ırkın bir etkisi olacağını biliyordu . Eğer İnsanlığın psişik güçlerini ele geçirebilirse , Protossla onların şartlarında savaşabilirdi .

Bu nedenle Sürü , İnsalığın yerleştiği gezegenlere doğru yönünü değiştirdi . 60 sene yolculuk ettikten sonra asıl Zerg kuvvetleri Koprulu Sektörün sınırlarına geldiler . Gönderdiği öncüler sayesinde İnsanların Kopruluda onlarca gezegene yayıldığını anladı . Chau Sara adı verilen gezegenin atmosferine Hive-sporlarını ekerek Overmind İnsanlığı köleleştirecek asıl planını uygulamaya başladı . Hive-sporları yüzeye yayılmaya ve toksinleri ile toprak üstünü zehirlemeye başladı . Zerg yaratıkları gezegende yayılmaya ve Hivelarını ve daha pek çok binalarını inşaa etmeye başladı . Chau Sara işgale hazır hale geldiğinde Overmind çocuklarını diğer İnsan gezegenlerine yollamaya başladı . Kısa zaman sonra hiç bir şeyin farkında olmayan İnsanların ; Chau Sara , Mar Sara , Brontes ve Dylar IV adlı gezegenleri işgal edildi .


Bir süre sonra Protoss kuvvetleri , Overmindın işgal güçleri ile savaşmak için uzayın derin karanlığından ortaya çıktılar . Overmind , gizemli Protoss hakkında öğrenebileceği herşeyi öğrenmek için ; işgal kuvvetlerini devreden çıkarışlarını izlemeye karar verdi . Asıl kuvvetlerini kenarda tutan Overmind Protossun Chau Saradaki koloniyle savaşını uzaktan izledi . Ancak tüm gezegenin işgal edildiğini ve ilerde diğer gezegenleri işgal etmek için Chau Saranın kullanılabileceğinin farkına varan Protoss tüm gezegeni yok etti .

Protossun bu hamlesi , Overmindın hoşuna gitti . Protossun sahip olduğu bu muazzam gücün farkına varmasına neden olduğu için ve İnsalığın Protossa karşı ne yapabileceğini öğrenmesine olanak sağlayacağı için . Gelecek olan karışıklığın varoluşundaki en büyük mücadele olacağının farkındaki Overmind tüm kuvvetlerini geri çekti ve Protossla İnsalık arasındaki mücadeleyi uzaktan izlemeye karar verdi ...

hikayenin bundan sonrası, ikinci oyun için yazılan ve senaryoya yabancı olanları hazırlamak için yazılanların tercümesidir.

İlk Temas

Terranlar galaksinin uzak bir köşesine ilk kez, yön bulma sistemleri arızalanan derin uzay gemilerinin yollarını kaybetmesiyle ulaştılar. Hedeflerini şaşıran gemiler, Koprulu sektöründe üç ayrı gezegen yüzeyine çarptılar.

İzleyen yıllarda sektördeki pek çok gezegende koloniler kurdular ve bu koloniler birbirleriyle çatışmaya başladı. Guild Savaşlarının sonunda, Terran Konfederasyonu koloni uzayında rakipsiz olarak hakimiyetini ilan etti.

Terranlar kainatta tek başlarına olmadıklarının farkına ilk kez, bir Protoss donanması Konfederasyon gezegeni olan Chau Sara’ya saldırdığında, vardılar.

Bir sebep olmaksızın kendilerine saldırılması üzerine Konfederasyon, Edmund Duke idaresindeki bir donanmayı yakındaki bir koloni olan Mar Sara’yı savunması için gönderdi. Sürpriz bir şekilde Protoss donanması geri çekildi ve Duke bu geri çekilmeyi Konfederasyonun mutlak bir zaferi olarak duyurdu.

Mar Sara

Mar Sara’daysa Binbaşı Jim Raynor ıssız bir bölgeden gelen yardım çağrısına cevap verdi. Bir Terran karakolunun bilinmeyen yabancı organizmalar tarafından istila edildiğini gördü. Hayatta kalan kimsenin olamayacağını anlayınca, bölgedeki her şeyi yok etti.

Konfederasyon Jim Raynor ve adamlarını bu hareketlerinden dolayı mahkum etti. Sonrasında yaratık saldırıları gezegenin her yerine yayıldı. “Korhal’ın Evlatları” adında bir Konfederasyon muhalifi direnişçi grup, Zerg adı verilen bu yaratıklara karşı savaşmak için gezegene ayak bastı.

Zerg adı verilen yaratıklar durdurulabilecek gibi görünmüyorlardı. Direnişçilerle ortak hareket etmeye başlayan Raynor, Konfederasyon’un Zerglerin gelişiyle ilgili olduklarına dair deliller elde etti. Raynor ve direniş lideri Arcturus Mengsk, Protoss donanması yeniden görünene ve tüm gezegeni yok edene kadar imkanları dahilinde herkesi gezegenden uzaklaştırdılar.


Antiga Prime

Yanılgılar içinde olduğu belli olan Raynor, Korhal’ın Evlatlarına katıldı. Antiga Prime adı verilen bir gezegende, daha önceleri Konfederasyon’un psişik suikastçilerinden bir ghost olan ve Mengsk’in sağ kolu olan Sarah Kerrigan’la birlikte çalıştı. Raynor ve Kerrigan dikkate değer bir ekip oluşturmuşlardı.

Mengsk kolayca Antiga Prime’da Konfederasyon’a karşı bir ayaklanma başlattı. Daha önce kazandığı zaferden dolayı generalliğe terfi eden Duke ayaklanmayı bastırması için görevlendirildi; ama bir zerg saldırısında gemisi düşürüldü. Hayatının kurtarılması karşılığında; Mengsk, Duke’ü Korhal’ın Evlatlarına katılmaya ikna etti.

Konfederasyon derhal ayaklanmayı bastırması için yeni birlikler gönderdi. Her nasılsa Mengsk ve Kerrigan, Konfederasyonun zergleri kullanmak için bir cihaz geliştirdiğini öğrendi. Bu yeni cehennem silahının testleri, Zergleri Mar Sara ve diğer gezegenlere çekmişti. Mengsk, Antiga Prime’daki konfederasyon üssüne bu cihazlardan birisinin yerleştirilmesini emretti ve zerg bu konfederasyon üssünü ve birliklerini kısa sürede yok etti. Sonrasında aynı Chau Sara ve Mar Sara’da olduğu gibi bir Protoss donanması yörüngede belirdi.

Tarsonis

Sonra Mengsk en değerli ödüle saldırdı, Konfederasyon başkenti Tarsonis’e. Kurmaylarının itirazlarını duymazdan geldi ve General Duke’e, masum ve yoğun nüfusun yaşadığı bu gezegene Zergleri çekecek cihazları yerleştirmesini emretti. Zerglerin Tarsonis’e ulaşmasından sonra Raynor, Mengsk’in akıl sağlığını sorgulamaya başladı. Görünen oydu ki amaçlarına hizmet ettiği sürece Mengsk için hiçbir hamle kabul edilemez değildi. Tanık olduğu onca şeyden sonra bile Raynor, Mengsk’in ne kadar ileri gidebileceğini anlamamıştı.

Öncekilerden farklı olarak Protoss donanmasının komutanı Tassadar, gezegeni kurtarabilmek umuduyla kara kuvvetlerini gezegene indirdi. Protoss Tassadar’ın amaçlarına ulaşabilmesi için tüm imkanlara sahipti ama Mengsk, Kerrigan’a Tarsonisteki Protoss güçlerine saldırmasını emretti. Kararsız kalmasına rağmen Kerrigan aldığı emirlere uydu ve gezegenin zerglerin eline geçmesine neden oldu.

Etrafı zerglerle çevrilmiş bir vaziyetteyken bu lanetli gezegenden kurtarılmasını istediğinde; beklenmeyen bir ihanetle karşılaştı ve Mengsk, Kerrigan ve birliklerini kaderleriyle baş başa bıraktı. Öfke içersindeki Raynor Mengsk’in sancak gemisi Hyperion’u terk etti ve Tarsonis’e geri döndü ancak zergün kerrigan’ı ele geçirmesine engel olamayacak kadar geçti artık.

Terran Dominyonunun Yükselişi
Bu ufak! kayba rağmen Mengsk’in zaferi katiydi. Tarsonis’in yok oluşuyla birlikte Konfederasyon da çökmüştü. Konfederasyondan sağ kalanların çoğu, yaratık işgaline karşı ayakta kalan en büyük askeri güç olan Korhal’ın Evlatlarına katıldı. Öncelerinin direnişçileri pek çok terranın hayatını kurtardı. Yalnızca idareye el koymalarından memnun olmayan gezegenlere yardım etmekte isteksiz davranıyorlardı.

Pek çok gezegen ardı ardına Korhal’ın Evlatlarından yardım istedikçe, Mengsk yeni bir hükümeti ilan etti; Terran Dominyon’u. Kendisini dominyonun imparatoru ilan etti ve yaratıklara karşı zafer vaat etti.

Bu sırada Kerrigan’a aşık olduğunu çok geç fark eden ve onu kurtaramayan Raynor, Kerrigan adına adalet arayışına girişti.


Overmind

Terranlar yanlış bir şekilde Zergleri içgüdüleriyle hareket eden sürüler olarak değerlendiriyordu. Aslında, Cerebrateler vasıtasıyla hepsi üzerinde mutlak hakimiyeti olan Overmind vardı ve Tarsoniste gelecekte sürüye hizmet edecek, gelecek vaat eden bir yaratığı ele geçirmeyi başarmıştı.

Bu yaratık, kendisini çevreleyen bir koza içersinde sürü için yeniden doğacağı günü beklemesi için uzaktaki bir gezegen olan Char’a gönderilmişti. Yaratığın psişik güçleri terran ve protossu bu gezegen Char’a çekiyordu ama; o kozadan çıkana kadar zerg tüm gücüyle onu korumak için savaştı. Ve yeni bir varlık ortaya çıkmıştı: Tüm Koprulu Sektörünün geleceğini ellerinde tutacak bir tanesi.

Sarah Kerrigan kozadan Overmind’ın sadık bir hizmetkarı olarak çıktı. Evrimi muazzam psişik yeteneklerini ve gücünü ortaya çıkarmıştı.



Bıçakların Kraliçesi

Kerrigan‘ın koza içersindeki günleri sıkıntı ve akıl karışıklığı içersinde geçmişti. Koza içersindeyken eski dostları Mengsk ve Raynor’a psişik güçleri sayesinde ulaşabilmişti. Raynor onu kurtarmak için Char’a gelmişti. Mengsk ise General Duke’ü; onun tekrar sadık bir müttefiki olacağını umarak, olmazsa ondan geri kalanlar üzerinde araştırmalar yapabilmek ümidiyle göndermişti. Amaçları her ne olursa olsun iki adam da çok geç kalmışlardı. Akıl karışıklıklarını geride bırakan Kerrigan terran güçlerini geri püskürttü.

Bu zafere rağmen Overmind da ağır bir darbe almıştı. Protoss kumandanı Tassadar Kerrigan ve zerg birliklerini meşgul ederken, Overmind’ın Cerebratelerinden bir tanesi Zeratul adlı bir dark templar tarafından suikasta uğradı. Öldürülen bu Cerebrate tarafından kontrol edilen Zerg birlikleri, sürünün geri kalanına saldırmaya başlayınca Overmind onları yok etmek zorunda kaldı.

Tüm bu kayıplara rağmen zerg için henüz her şey kaybedilmiş sayılmazdı. Zeratul, Cerebrate’i öldürmek için ona temas ettiğinde; Overmind’la kısa bir süre için psişik temas kurmuştu. O kısa anda Overmind, Protoss anayurdu Aiur’ın yerini öğrenebilmişti.

Protoss anayurdu Aiur’un nerde olduğu artık bilen Overmind, kendisi için hizmet eden terranlar sayesinde protossu mağlup edip asimile edebileceğini anlamıştı. Protoss DNA’sını kullanarak Overmind, tüm kainattaki yaratıklar üzerinde hakimiyet kurmasını sağlayabilecek yeni bir ırk yaratabilecekti.

Aiur’ın İşgali

Zerg ana kuvvetleri Aiur’ı işgal etmek için gezegeni terk ederken, Kerrigan Char’daki Protoss güçlerini mağlup etmeyi başarmıştı. Aiurdakilerin tüm direnişine rağmen, zerg gezegen üzerindeki yoğun ormanlık bir arazide tutunmayı başardı ve Overmind kendisini gezegen yüzeyine gömebildi.

Protossun yönetici kastı olarak judicator tüm protoss üzerinde mutlak bir hakimiyete sahipti. Kastın hükümet kanatını oluşturan Conclave öfke içersindeydi. Charda zergle savaşmakta olan savaşçı kastının lideri Tassadar, tüm emirlere karşı gelerek işgal edilen Terran gezegenlerini yok etmemekte direnmişti ve şimdi Aiur işgal altındaydı.

Savaşçı kastın yeni lideri olarak Artanis seçildi ve savaşa gönderildi. Antioch yakınlarında çok önemli bir savaşı kazanan Artanis’le temasa geçen Tassadar, Chardaki savaşı, dark tempların keşfedilişini ve Zeratul’un cerebrate’e karşı kazandığı zaferi anlattı.

Karanlık Soydaşlar

Antik zamanlarda tüm protossları birbirine bağlayan telepatik bir bağlantı Khala’ya bağlı kalmayı reddeden dark templarlar uzun zaman önce Aiurdan sürgüne gönderilmişlerdi. Protossun büyük çoğunluğu Khala’nın yeniden kucaklanışı ardından iç savaşla geçen binyılın sona erdiğini ve soylarının yok olmaktan kurtulduğuna inanırlardı.

Zerg’e karşı da olsa, Tassadar’ın dark templarlarla birlikte hareket etmesi Conclave için kabul edilemez bir sapkınlıktı. Korku içersindeki Protoss, Tassadarın derhal Aiur’a dönmesini talep ettiysede, Tassadar “doğru zaman gelmeden bunun mümkün olmadığını” söyleyerek aldığı emirlere karşı geldi.

Tassadardan aldığı tavsiyeler doğrultusunda Aiurda izlediği taktikleri değiştiren Artanis, asıl kuvvetleri zerg birliklerini meşgul ederken ufak ama etkili birlikleriyle Cerebrateleri hedef aldı. Aiurdaki zerg birliklerini yöneten cerebratein ölümüyle zerg birlikleri çözülmeye başladı ama kısa sürede Overmind ölen cerebrateini diriltti. Yalnızca dark templarların sahip olduğu güçler bir cerebratein kesin bir şekilde öldürülmesini sağlayabilirdi. Conclave Artanis’e eski taktiklerle savaşmasını emretti ve çok büyük kayıplara rağmen Artanis Scion bölgesinde bir zafer daha elde edebildi.

Tassadar’ın YargılanmasıArtık zaferden emin olan Conclave, Artanis’e Tassadar’ı Aiur’a yargılanmak üzere getirmesini emretti. Char’a ulaşan Artanis üzülerek de olsa Tassadar’a Conclave’in isteklerini iletti. Tassadar, barışçıl bir şekilde Aiur’a dönmeyi kabul etti ama karşılığında Artanis’i Zeratul ve bir grup dark tempları zergler tarafından tuzağa düşürüldükleri bir yerden kurtarmaya yardım etmeye ikna etti.

Bu kurtarma operasyonuna Raynor ve adamları da katıldı. Raynor ve kurtarılan dark templarla Tassadar’la birlikte Aiur’a döndü. Orda zerg’e karşı verilen savaşa yardımcı olmayı planlıyorlardı. Ne var ki, Conclave Tassadar ve müttefiklerini hiçte hoş karşılamadı.

Kendi insanlarını öldürmekte bir anlam göremeyen Tassadar teslim oldu ama dostları yaklaşmakta olan felaket karşısında onu tutsaklığından kurtardı.

Overmind’ın Ölümü

Conclave çok ciddi bir şekilde zerg’ü küçük görmüştü. Protoss ordusu yok olmanın eşiğindeyken, Zerg daha önce hiç olmadığı kadar güçlü görünüyordu. Gezegendeki tüm kıtalar ardı ardına düşerken, Zeratul kötü haberlerle ortaya çıktı. Cerebrate’i öldürdüğü sırada Overmind’la arasında bir telepatik bağlantı kurulmuştu. Zerg2ün tüm evrimine tank oldu; Protoss gibi Xel’naga tarafından yaratıldıklarının farkına vardı.

Ancak Overmind bu antik ırkın kontrolünden kurtulmayı ve onları yok etmeyi başarabilmişti. Şimdiyse overmind Protossu yok etmeye hazırlanıyordu, eğer başarabilirse artık kimse ona karşı duramayacaktı.

Tassadar kısa süre önce barış imzaladığı conclave birlikleriyle birlikte geri kalan protoss ordusunu düşmana karşı son bir direniş göstermek üzere örgütlemeyi başardı. O ve diğer Protoss kahramanları, zergü sadece biraz hırpalarken kendilerine ağır darbeler indirdiler. Son kez ümitsiz bir kumarda, Tassadadar dark templarların güçlerini sancak gemisi Gantrithor’un gövdesine kanalize ederek gemisini Overmind’a çarpmayı başardı.

Bu büyük çarpışmanın sonunda Overmind öldü ve Aiurdaki birlikleri kontrolsüz kaldı. Bu zafere rağmen, tamamen harabeye dönen yurtları karşısında protoss zaferin tadını çıkaramadı. Ayrıca, zerg tam olarak yenilmiş sayılmazdı. Uzaktaki gezegen Char’da kerrigan overmind’ın ölümünü hissetti ve asıl yaratılış amacını kucakladı. Bıçakların Kraliçesinin yükselişi başmak üzereydi.

Aiur'un Boşaltılması

Tassadar'ın kendini cesur fedası Overmind'ı yok etmişti ama Aiur'da kalan çok sayıda Zerg, şüphe yoktu ki; kısa süre sonra geride kalan Protoss'ların üstesinden gelecekti. Zeratul; geride kalanlara Dark Templar'ların kendinlerine yurt edindiği Shakuras'da güvenli, yeni bir ev önerdi. Çok zor bir karar olmasına rağmen, Executor Artanis ve Conclave'in sağ kalan üyeleri öncelikli görevlerinin mümkün olduğu kadar hayatı kurtarmak olduğu konusunda anlaştılar.

Jim Raynor ile birlikte hareket eden Protoss, antik çağlardan kalma bir Xel'Naga geçidine ulaşabilmek için Zerg güçleri arasında bir yol açabilmek için savaştılar. Zeratul antik geçidin güçlerini kullanarak Shakuras'a geçişi sağladı. Savaş sırasında, Artanis ve Zeratul, pek çok Protoss'un geçitten geçip Shakuras'a güvenle ulaşmasını sağladılar.

Shakuras'a ulaştıklarında Zerg'ün geçitten geçerek peşlerinden geldiklerini fark ettiler. Kaçanlar, karanlık soydaşlarının güçlerine katılarak işgale karşı savaşmaya başladılar. Bu sırada Raynor ve bir kısım Protoss gücü, daha fazla Zerg'ün Shakuras'a geçmesine engel olmak için Aiur'da kalarak geçidi yok ettiler.

Gönülsüz Müttefikler

Zeratul yeni gelen ziyaretçilerinin, Shakuras'ın yöneticisi Raszagal ile tanışmalarına izin verdi. Protoss ilk görevlerinin Shakuras'ta yayılan işgaline karşı savaşmak olduğuna karar verdi. Raszagal, Shakuras üzerindeki eski bir Zel'Naga tapınağının işgale son verebileceğini ancak tapınağın güçlerini kullanabilmek için uzun zaman önce kaybolan Uraj ve Khalis adında iki kristale ihtiyaçları olduğunu söyledi.

Bu sırada Kerrigan ortaya çıktı, ölen Protoss'lar için duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve Overmind'ın ölmesiyle, kendisini kontrol eden kötülüklerden kurtulduğunu, artık acımasız bir katil olmadığına diğerlerini ikna etti.Hayatta kalan Cerebrate'lerin ölen Overmind'ın yerine yenisini yaratmak için bir araya geldikleri, Sürü'nün kontrolünün yakında yeniden Overmind'ın elinde olacağı, kendisinin de yeniden olmak istemediği şekilde Overmind'ın kölesi olacağı konusunda Shakuras'takileri uyardı.

Raszagal: "Pekala Kerrigan, söyleyeceklerini dinleyeceğiz; ancak dikkatli ol: Hainliklerine burada izin vermeyeceğiz.

Artanis ve Zeratul'un karşı çıkmalarına rağmen; Raszagal, Kerrigan'ın Uraj ve Khalis'i ele geçirmelerinde kendilerine yardım etme teklifini kabul etti. Protoss kahramanları ve Kerrigan, Uraj'ı ele geçirecekleri Braxis gezegenine doğru yola çıktılar. Bu sırada tanıdık olmayan ve kendilerini United Earth Directorate (UED) olarak tanıtan Terran kuvvetleriyle karşı karşıya geldiler. Teslim olmaları istenen Protoss güçleri, bunu kabul etmeyerek ele geçmeden kaçabildiler.

Khalis'in bulunduğu ikinci gezegen Char'a doğru yola çıktılar. Yeniden doğmayı bekleyen Overmind'a çok yakın, tehlikeli bir bölgede cesurca savaşarak Khalis'i ele geçirdiler ve Aiur'a geri döndüler.

Shakuras'taki Trajedi

Geri döndüklerinde, Aiur'dan kurtulanlardan bazılarının Dark Templerlara karşı ayaklandıklarını gördüler. Zaten bir krizin ortasında bulunan Raszagal müzakereler için vakit kaybetmeye istekli değildi ve ordusuna direnişçileri yok etmlerini emretti. Verilen emiri doğru bulmasada Zeratul direnişcilere karşı savaşmayı kabul etti. Direniş kırıldıktan sonra direnişin liderinden teslim olmasını istedi. Direniş lideri bu isteği kabul etmedi, tüm Protoss'un büyük bir tehlikede olduğunu ve Raszagal'ın korkunç bir sırrı sakladığını söyledi.


Zeratul: "Bu emirde bir yanlışlık var. Raszagal her zaman bilge ve yumuşak bir ruha sahip olmuştur. Kararında doğruluk payı olsa da, bu hiç ona uygun bir karar değil."
Artanis: "Belki dediğin gibidir; ama şimdi öldürmemiz gereken bir arkadaşımız var. Adun bizleri affetsin."


Suçlamalarına bir açıklık getiremeden, Kerrigan direniş liderini öldürdü. Zeratul bu olaya çok kızdı ve Kerrigan'dan Shakuras'ı terk etmesini istedi. Kerrigan bu isteği memnuniyetle kabul etti, ittifaklarının zaten amacına ulaştığını söyledi. Cerebrate'ler Kerrigan'ın liderliğini kabul etmemişlerdi ve şimdi Dark Templerların yardımıyla, Kerrigan hepsinden kurtulmuştu.

Protoss Zel'Naga tapınağının güçlerini kullanmasa, Shakuras Zerg'ün eline düşebilirdi. Ümitsiz Protoss'lar, Kerrigan'ın işine geleceğini bilmelerine rağmen planlarını uyguladılar. Artanis ve Zeratul kristalleri tapınağa götürdüler, tapınağın korkunç gücünü kullanarak gezegendeki tüm Zerg'ü yok ettiler.





Psi Distrupter'ın Bulunuşu

Bir süredir UED Koprulu Sektöründeki Terran kolonilerini yakından izliyordu. Protoss ve Zerg'ün ortaya çıkmasıyla UED'nin yönetici konseyi, uzaktaki kuzenleri üzerinde yeniden kontrolü ele geçirmenin vakti geldiğine karar verdiler.

UED, Amiral DuGalle komutasındaki bir keşif gücünü yola çıkardı. DuGalle'in emirleri, Terran Dominion'unu ortadan kaldırmak ve yeni doğacak Overmind'ı ele geçirmekti. İlk olarak, Samir Duran ve onun Konfederasyon muhalifi birlikleriyle Braxis gezegenini ele geçirdiler. DuGalle'in taktik danışmanı Amiral Stukov, Duran ve birliklerini UED'ye kattı.

Sonrasında, DuGalle Dylarian'daki tersanelere süpriz bir saldırı başlattı; Dominion'un pek çok battlecruiser'ını burda ele geçirdi. General Edmund Duke komutasındaki Dominion güçleri saldırıyı engellemek için ortaya çıktılar ama UED güçlerine göre çok zayıf oldukları için bir savaşı göze alamadan geri çekildiler. UED güçleri, tersaneleri yıkılmış bir halde arkasında bıraktı ve geride kalan Dylarian savunmacılarını fedailer olarak kendileriyle birlikte savaşmaya ikna etti.

UED güçleri, Tarsonis'teki gizemli bir silahla ilgili bilgiler ele geçirdi. Psi Distrupter, Zerglerin iletişimini engelleyebilen bir cihazdı bu. Dominion bu silahları elinde tutmaya devam ederse, UED zergleri planladığı gibi kullanamayabilirdi. Duran bu silahların yok edilmesini önerdi, Stukov'un itirazlarına rağmen DuGalle bu karara katıldı.

Duran ve UED güçleri psi distrupter'ı gele geçirdiler ama bu sırada bir grup ghost ortaya çıkıp Stukov'un cihazın parçalarına ayrılarak kendisine getirilmesini emrettiğini söylediler. Duran başka şansı olmadığı için silahı ghostlara teslim etti.


Stukov'un Meydan Okuması

UED filosu yönünü Dominion'un başkentinin bulunduğu Korhal IV gezegenine çevirdi. Korhal'ın başkenti Augustgrad'a saldırırken, Mengsk'in geriye kalan güçlerini kuşattılar. Tahtından olmuş imparator Mengsk tam tutuklanacakken, Mengsk'in eski sancak gemisi Hyperion içindeki Raynor ve bir grup Protoss gemisi ortaya çıktı. Kısa süre sonra Raynor, Protoss müttefikleri ve Mengsk kaçarken, UED onları takipteydi.

UED Raynor ve Mengsk'in izini, kaçakların bir geçidi harekete geçirmeye çalıştıkları Aiur'a kadar takip etti. Geçidin enerjisi etraflarındaki Zerg'lerin saldırmalarına sebep oldu. Stukov şaşkınlık içersinde Duran ve birliklerinin, UED kuvvetlerinin Zerg tarafından saldırıya maruz kalmalarına sebep olacak şekilde pozisyonlarını terk ettiklerini gördü. Hem zerg kuvvetleriyle savaşıp hem de Mengsk'i ele geçiremeyeceğini anlayan Stukov, filonun geri kalanına katılmak üzere geri çekildi.

DuGalle, Raynor ve Mengsk'in kaçması ve Stukov'un Aiur'daki savaşı yarıda bırakması sonucu şüpheye düştü. UED Braxis'te psi distrupterı tespit ettiğinde; Duran, Stukov'un cihazı UED'nin amaçlarına engel olmak için yeniden inşa ettiğini iddia etti. Eldeki kanıtları görmezden gelemeyen DuGalle, Duran'a Stukov'u öldürmesini emretti.

DuGalle: "İnanamıyorum, kanıtlar bu kadar ortadayken... Stukov, sen ne yaptın?"

Duran, Stukov'a ateş edip ölüme terk etti. Ölümcül şekilde yaralanmış olan Stukov, DuGalle'e gerçek hainin Duran olduğunu, Zerg tarafından infest edilmiş gibi hareket ettiğini anlattı. Mengsk ve Raynor'ın kaçmasına izin verenin ve psi distrupter'ın yok edilmesini tavsiye edenin Duran olduğunu; psi distrupterın yok edilmesini engellediğini çünkü insanlığın Zerg karşısındaki tek şansının bu olduğunu düşündüğünü anlattı.

Stukov'un mesajı, Braxis'te birliklerini Char'a göndermeden önce son hazırlıklarını yapan DuGalle'i ikna etti. UED güçleri genç Overmind'ın güçlerinin kolaylıkla üstesinden geldi ve Overmind'ın sinir sistemini kontrol etmelerine olanak sağlayacak kimyasalları kullanabildiler.

Sürünün Kontrolü

İlaçlar etkisini göstermeye başladığı sırada, Duran ve Kerrigan Char'da ortaya çıktılar. Kerrigan kendisini Zerg'lerin lideri olarak tanıttı, Duran'ın ise Kerrigan'ın kontrolüne girdiği açıktı. DuGalle psi distrupter'ı kullanmakla tehdit ettiği Kerrigan'dan Stukov'u öldürdüğü için teşekkür aldı.

Char'da bir üs kuran UED, Overmind'la birlikte sürünün büyük çoğunluğunun da kontrolünü ele geçirdi. Bu kontrol, UED'ye Kerrigan'a karşı büyük bir avantaj sağladı. Psi distruptor ise UED'nin kontrolünde olmayan Zerg'lerin Kerrigan'ın emrine girmesine engel oluyordu.





Kerrigan tekrar Shakuras'takilerle temasa geçti ve Raynor'la Protoss'tan, UED'nin elinde kalan Dominion donanmasından geri kalanları kurtarmasında kendisine yardım etmelerini istedi. Kerrigan'a güven duymayan Raynor ve Protoss, UED'nin zerglerin kontrolünü tam olarak ele geçirdikten sonra Koprulu Sektörü ile ilgili planlarını uygulamak için harekete geçeceğini biliyorlardı. Dünya kaçınılmaz şekilde sektörü tamamıyla kilit alacaktı.

Sonrasında Kerrigan, Mengsk'i ikna etti. Psi disrupter'ı yok edebilmek, UED'i yenebilmek için Mengsk'in elindeki psi emitterlara ihtiyacı vardı. Karşılığında Korhal IV'i geri alması için Mengsk'e yardım etme teklifinde bulundu. Kabul edilebilecek başka tercihi olmayan Mengsk, Kerrigan'ın teklifini kabul etti. Kerrigan'ın planı mükemmel şekilde çalıştı ve psi disrupter'ı yok etti.

Kerrigan: "Seni temin edebileceğim tek şey Arcturus, benim yardımlarım olmadan hayatının sonuna kadar 2 metreye 2 metre bir hücrenin imparatoru olacağın."

İttifaklar Bozuluyor

Kerrigan anlaşmadan kendine düşeni aldı, Zerg'ün geri kalanının kontrolünü tekrar ele geçirdi ve Mengsk'e Korhal'ı geri almasında yardımcı oldu. Sonrasında hiç bir uyarısı olmadan Dominion ve Protoss karargahlarına saldırdı. General Duke savaşta öldürüldü, Mengsk'in yaşamasına ise sektörün yönetimini eline geçirirken kendisini acılar içinde izlemesi için izin verdi. Raynor, kaçıp hayatını kurtarırken bir gün Kerrigan'ı ne pahasına olursa olsun öldürmek için yemin ediyordu.

Sonrasında Kerrigan, Raszagal'ı kaçırtıp Char'a getirtti. Tahmin edilebileceği gibi Zeratul Raszagal'ın peşinden Char'a geldi ve sağ salim geri verilmesini talep etti. Kerrigan bir teklifte bulundu: Eğer Zeratul ve arkadaşları Overmind'ın yok edilmesini sağlarlarsa, Raszagal sağ salim dark temlerlara teslim edilecekti. Overmind sadece Kerrigan'ın değil Protoss'un da düşmanı olduğu için Zeratul bu teklifi kabul etti.

Overmind öldürüldükten sonra Zeratul, Raszagal'ın çok uzun zaman önce kontrolünün Kerrigan'a geçtiğini öğrendi. Bıçakların Kraliçesi çok usta bir manevra ile Protoss'u oyun dışı bırakmıştı. Overmind'ın ve tüm Cerebratelerinin ölmesiyle birlikte, Koprulu Sektöründeki tüm Zerg artık Kerrigan'ın olmuştu.

Dark Templar henüz pes etmeyi düşünmüyorken Raszagal'ı Zerg'ün elinden kaçırmayı başardı ancak char'dan ayrılmadan önce Zerg Zeratul'un üssünü ele geçirmeyi başardı. Zeratul, Raszagal'la birlikte kaçamayacağını anlayınca, tekrar Kerrigan'ın eline düşmesindense ölmesinin daha iyi olduğunu düşündüğü Raszagal'a saldırdı. Ölmeden hemen önce Raszagal Zeratul'a huzur içinde ölmesini sağladığı için teşekkür etti. Üzüntü ve suçluluka dolu Zeratul, Raszagal'ın intikamını alacağına yemin etti.

Kerrigan: "Haklısın Fenix. İşi bitimeniz için sizi kullandım ve yapacağınızdan emin olduğum şekilde yapmanız gerekenleri yaptınız. Siz Protoss çok inatçı ve önceden tahmin edilebilirsiniz, en büyük düşmanınız gene kendinizsiniz."

Fenix: "İronik, benzer bir dersi Tassadar'ın sana Char'da verdiğini hatırlıyorum."

Çok Daha Büyük Bir Güç

Zeratul ve birlikleri Char'ı terk ederken, tanımlanmamış bir ayda protoss olarak tanımladıkları bir canlının sinyallerine rasladılar. Zeratul bu sinyalin kaynağını araştırmaya başladı ve birilerinin Protoss ve Zerg DNA'larını kullanarak bir gen çaprazlaması yapmaya çalıştığını keşfetti.

En azından deneylerin bir tanesinde çalışma başarıya ulaşmış görünüyordu. Bu olay karşısında dehşete düşmüş Zeratul'un karşısında erkek bir Terran bir anda ortaya çıktı. Terran kendisini Samir Duran olarak tanıttı.

Zeratul ismi hatırladı ve Kerrigan'ın bu işin içinde olup olmadığını sordu. Duran'ın cevabı olumsuz oldu, çok daha büyük bir güce hizmet ettiğinden bahsetti. Zerg-protoss hibridi büyük bir dönüşümün son aşamasıydı. Binlerce farklı gezegene yayılmış, bir süre önce uyanmış hibrit sayesinde kainat sonsuza kadar değişmişti. Derin endişelere kapılmış Zeratul gemisine geri döndü ve Shakuras'a doğru yola çıktı.

Duran: "Bu yaratık büyük bir dönüşümün son evresi. Kozmik düzen içersindeki rolü daha yıldızlar çok gençken kararlaştırılmıştı. Tarihinin doruk noktasına bakıyorsun."

Kerrigan'ın Yükselişi

Bıçakların Kraliçesi kısa zaman sonra yeni bir tehditle karşı karşıya geldi ve Duran'ın aniden ortadan kaybolmasına canı çok sıkılmıştı. Görünüşe göre Arcturus Mengsk bazı yerlerden bir kaç yardım almıştı ve yeni bir donanmayı bir araya getirebilmişti. Artanis de bir protoss donanmasıyla birlikte bölgeye gelmişti. Son olarak ama en önemlisi DuGalle, Stukov'un intikamını alma azmiyle ortaya çıkmıştı. (yazının diğer kısımlarında değinilmemiş ama stukov'la dugalle çok yakın iki dost)

DuGalle: "Beni çok küçük görüyorsun tatlım."
Kerrigan: "Öyle olduğunu düşünmüyorum Amiral. Görüyorsun ki artık Kainatın Kaltaklar Kraliçesinden daha fazlasıyım ve ne küçük askerlerin ne de uzay gemilerin bir daha yoluma çıkamayacak."

Kerrigan 3 armadanın aynı anda kendisine karşı koymasının, Sürü'nün küçük görülmesinden daha iyi olduğunu düşündü. Savaşın ilk safhasında Artanis ve Mengsk verdikleri kayıplar sebebiyle geri çekilmek zorunda kaldılar. Savaş olanca hızıyla devam ederken, bir süre sonra UED'nin diğer iki donanmanın yardımı olmadan savaşı kazanamayacağı anlaşıldı. Adamlarının hayatını bağışlaması karşılığında DuGalle geri çekilmeyi teklif etti ancak Kerrigan tutsaklar almakla ilgilenmiyordu. Kerrigan, DuGalle'e Dünya'ya doğru yola çıkması şartıyla donanmasını savaştan geri çekmeye izin verdi. Sürü'yü peşinden göndermeden önce arayı yeteri kadar açması için zaman da verecekti.

DuGalle ve hurda gemileri geri çekildiler, başka bir şansları da yoktu. Sancak Gemisi Aleksander'da DuGalle karısına bir mektup yazdı. Görevi tam anlamıyla başarısız olmuştu. Zerg terbiye edilememiş, koloni dünyaları feth edilememişti. Kibiri Stukov'u öldürmüş ve Directorate donanmasını yok olmanın eşiğine getirmişti.

Amiral, Kerrigan'ın birlikleri donanmaya saldırıp yok etmeden kısa süre önce kendini öldürdü. Donanmadan hiç bir gemi Koprulu Sektöründe olanları anlatmak için dünyaya dönemedi.






Savaştan Sonrası

Kerrigan zaferden sonra hala durumundan memnun değildi. Char'daki hive'ında sürüyü izlemeye devam etti. Sürü Savaşı sonunda Koprulu Sektöründe hakim güç olarak kendisi kalmıştı. Zerg'ün ortaya çıkıp her yeri yakıp yıkmasından sonra dört senedir bir sessizlik hakim oldu ancak Char'daki sürüyü gözlemlemek için gönderilen hiç bir keşif gücü geri dönemedi.

Bu sebeple, Kerrigan'ın son dört senedir neler yaptığı ile ilgili sadece spekülasyonlar ortalıkta dolaşıyordu. Çoğu kişi Zerglerin yeniden saldırmadan önce gücünü tazelediğini ve yeni yaratık türleri geliştirdiğini düşünüyordu. Bazıları Kerrigan'ın dönüştüğü yaratığa rağmen içinde kalan insanlık kırıntıları yüzünden köşesine çekildiğini düşünüyordu. Daha önce Kerrigan'ın vahşiliğine tanıklık edenler, bunun çok iyi niyetli bir düşünce olduğunu biliyorlardı.

Mengsk ve birlikleri Korhal IV'de yeniden toplanmaya başladılar. İlk işleri Terran Dominion'u yeniden kurmak oldu. Kerrigan'la birlikte artık intikam almak için savaşabileceği yeni bir amacı vardı ve bir amacı olduğunda hep daha mutlu olurdu. Dominion kısa sürede tekrar tüm Terran toplulukları içinde en güçlüsü oldu. Konfederasyondan kalan gezegenlerin çoğu yönetimlerine girdi.

Kel-Morian Combine ve Umujan Protectorate Zerg'e ya da Megnsk'e karşı kaçınılmaz olan savaşa hazırlanmaya devam ettiler. UED görev gücünden hayatta kalan ufak birlikler birbirlerinden izole ve Koprulu Sektörünün her tarafına yayılmış şekilde hayatlarına devam ettiler.

Raynor Dominion'a karşı direniş göstermeye çalışsa da Mengsk'in idaresindeki medya ve propaganda imkanlar sebebiyle fazla başarılı olamadı. Raynor sonunda inancını kaybetmiş ve geçmişin hayaletleri peşini bırakmaz bir şekilde kendisini alkole verdi. Kerrigan'ın Zerg'ün eline düşmesine izin verdiği için kendini hiç affetmedi.

Aiur göçmenleri, hem Shakuras'ta dark templarla toplumlarının bir arada yaşaması hem de ana yurtlarını kaybetmiş olmanın getirdiği sarsıntıyla mücadele etmeye çalışıyorlardı. Bu geçiş süreci iki taraf için de zorlu geçiyordu. Raszagal adı barışı koruma isteğinden daha fazlasını harekete geçiriyordu.

Conclave ortadan kalkmıştı ve Protoss eskinin kabile yöntemleriyle yönetimi idare ediyorlardı. Eski yıllarda olduğu gibi bir arada çalışan Protoss halkı, Shakurastaki Xel'Naga'dan kalanlar üzerinde de çalışarak teknolojilerini çok ilerilere götürdüler.

Raszagal'ın anılarının aklını bulandırdığı Zeratul, Samir Duran'la olan karşılaşmasını aklından çıkaramıyordu. Kısa süre sonra Shakuras'ta Raynor'a veda ettik sonra gezegeni terk etti ve tüm bu yıllar içersinden kendisinden hiç haber alınamadı. Duran ve yaratmaya çalıştığı hibrit ırk hakkında bilgi toplamaya çalışırken, zerg ve protossun yaratıcısı olan Xel'Naga ile ilgili olabilecek bazı delillere ulaştı. Bu gizemi aydınlatabilecek deliller peşinde koşmaya devam etti.

6 Ağustos 2010 Cuma

Istanbul Gezmesi

Biraz resim çekildik öyle can sıkıntısına nikkor 105mm mikro lensimi de alarak (neden bilmiyorum bu lens için arkadaşım ağladı kendini yerlere attı nası buldun bunu ver bana sat bana diyerekten) ;p çıktık gezinmeye ama gün ilerleyince fark ettik ki insanlar sokağa akıyor dedik yae gel her türk genci gibi bi gemi turu yapalım öle fıtıfıtı resim çekeriz... binmez olaydık bütün gemi fotografcıydı herhalde, benim surda stüdyom var bakabilirmiyim makinenize? ooo d700 o gider dieri gelir vooouuu 105mm nası çekio *çıkı çıkı resim çeker* bilmemne, turistler poz verir can "you take us in a shot plzzzz" "can you mail me plzzzzzzzzzz"

aynen bunlardı cümleler.

neyse efenim bir kaç tanesini paylaşma isteği duydum :)














29 Agustos -10 Eylül hayvanlığı

Evet bu sene böylesi büyüüüüükkk bir tatilim olacak =D nihayet onaylandı oh nası rahatladım anlatamam. gerçi bişey yapabileceğimden değil ama yinede süfer bişey işte ehahe
tatilde yapılacaklar listemi hazırlayınca aslında tatilden ziyade birikmişleri halletme de diyebiliriz biz bu na


- Ev taşınacak
- Spor lisansı alınacak göbek eritilecek
- Yeni ev'e hatlar faturalar birsürü ıvır zıvır peşinde devlet dairelerinde sürünülecek
- Kart borçlarını minimum'a indirmek icin dua edilecek.
- Starcraft 2: Wings of Liberty senaryo'su türkçeleştirilecek
- Starcraft Lore tamamı yazılacak.
- Portfolio yenilenecek.
- Eski kız arkadaşlar aranıp müsait olan çıkarsa yılışılıp mutlu olunacak.
- Bayram seyran derdine sosyetikleşilip gezilecek.
- Fotograf çekimi yapılacak (outdoor)
- Üşenilmezse muhtemelen Erdek tatili falan yapılacak.
- allam yeter bitsin liste.